Kariyersiz Yıldızlar

Yazının başlığına bakıp da aldanmayın, tamamen kariyeri sıfır olan yıldızlardan bahsetmeyeceğim. Kimi alanlarda inanılmaz başarılara imza atarken, en çok başarı beklenen büyük turnuvalarda bir türlü kariyer yapamayan, içinde ukte kalan yıldızlardan bahsedeceğim. Buyurun buradan:

Roberto Baggio:

Tartışmasız İtalyan futbolunun gelmiş geçmiş en büyüklerinden biri olan Baggio, '93 yılında müthiş bir patlama yaptı ve hem Avrupa'da, hem de Dünya'da yılın futbolcusu seçildi. Bundan 10 yıl sonra da Altın Ayak (European Golden Foot) ödülüne layık görüldü. Ancak bunun haricinde hem kulüpler bazında bir Avrupa şampiyonluğu, hem de milli takımda bir Dünya Kupası veya Avrupa Kupası gibi başarıları yok. Baggio kariyerinin en dramatik anını '94 Dünya Kupası'nda Brezilya'ya karşı İtalya formasıyla oynadığı final maçında yaşadı. Penaltılara kalan maçta son penaltıyı kalenin üstünden dışarı yollayarak milli takımını Dünya şampiyonluğundan mahrum bıraktı. Roberto Baggio bence en yetenekli ama en talihsiz büyük yıldızlar arasında 1. sıraya yerleşmeyi hak ediyor.



Ruud van Nistelrooy:


PSV'den Manchester United'a gelip İngiliz futbolseverlerin gözbebeği olan, "Ruud-Ruud-Ruud" tezahüratlarıyla taraftarın koca Old Trafford'u inletmesinin müsebbibi, birkaç sene önce de Real Madrid'e transfer olan Nistelrooy'un PSV, M.United ve R.Madrid formalarıyla toplam 350 maçta 267 golü bulunuyor. Ancak başarıları gol krallıklarıyla bezenmiş olan Nistelrooy'un kariyerinde herhangi bir Avrupa Kupası, Dünya Kupası, Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu veya UEFA Kupası gibi bir başarı yok. Hollanda'nın Van Basten'den sonra gelmiş belki de en büyük golcüsünün içinde böyle bir ukte kalmış olması da dramatik tabii.

Michael Ballack:


Kariyerine Chemnitz kulübünde başlayan, üstün Alman teknolojisi olarak nitelendirilebilecek olan Ballack, ilk şampiyonluğunu Kaiserslautern ile yaşadı. Ardından Bayern Münih'te 3 kez lig şampiyonluğu yaşayan Michael Ballack, Leverkusen ve Chelsea formalarıyla iki kez Şampiyonlar Ligi finalinde oynamış olmasına rağmen, hiç Avrupa şampiyonluğu göremedi. Ayrıca Almanya milli takımı forması ile Dünya Kupası'nda bir kez final, bir kez yarı final, Avrupa Şampiyonası'nda ise bir kez final oynadı fakat hiç kupa kaldıramadı. Ancak kupa başarısızlığı haricinde kişisel olarak birçok başarısı var Ballack'ın. 2002 yılında Avrupa'da Yılın En İyi Ortasaha Oyuncusu; 2002, 2003, 2005 yıllarında Almanya'da Yılın Futbolcusu, Euro 2008'te Bronz Ayakkabı öüdülünü kazandı. Ballack'ın bu yıl Chelsea formasıyla kariyerinin sonlarına doğru bir Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu yaşarsa adını Kariyersiz Yıldızlar listesinden kendi elleriyle silme şansı ise hala devam ediyor.

Roy Makaay:


Hollanda futbolunun son yıllarda Nistelrooy ile birlikte yetiştirdiği en büyük yıldızlardan biri olan Roy Makaay'ın uluslararası arenadaki tek başarısı 2003 yılında Deportivo La Coruna forması altında attığı 29 golle Altın Ayakkabı ödülünü almak oldu. Onun haricindeki başarıları bir kez Deportivo ile La Liga şampiyonluğu, 2 kez de Bayern Münih ile Bundesliga şampiyonluğu. Hollanda milli takımı formasıyla 43 maçta attığı 16 golün haricinde herhangi bir turnuva başarısı da mevcut değil.



Gabriel Batistuta:

Totti ile birlikte Roma'nın son yıllardaki efsanelerinden biri olan Arjantinli yıldız, nam-ı diğer Batigol, ilk ve tek lig şampiyonluğunu Roma ile 2001 yılında yaşadı. Bundan önce 9 sezon Fiorentina formasıyla Serie A'da top koşturan ve defalarca gol kralı olan Batistuta, 11 maç üstüste gol atarak hala kimsenin kıramadığı bir rekora imza attı. Ancak tüm bunların dışında Batigol'ün ne kulüpler bazında bir Avrupa Şampiyonluğu, ne de Arjantin milli takımı ile bir kez Copa America şampiyonluğu haricinde bir turnuva başarısı var. İtalya'da hemen her yaştan futbolseverin gönlünde yer etmiş olan Batigol kariyerini Katar'da noktaladı.




Eric Cantona:


Tüm hırçınlığına ve kavgacılığına rağmen M.United'ın unutulmazları arasına ismini yazdırmayı başaran Fransız yıldız Cantona'nın M. United formasıyla aldığı 4 yıl üstüste Premier Lig başarısı haricinde herhangi bir Avrupa şampiyonluğu ya da Fransa milli takımı ile aldığı bir turnuva başarısı bulunmuyor. Kariyeri boyunca 432 maçta 161 gol atan Cantona mükemmel futbolunun ve milimetrik paslarının yanında Crystal Palace maçında seyircilerden birine attığı uçan tekmeyle, maç içinde formasının yakalarını kaldırmasıyla ve entelektüel yaşantısıyla efsaneleşmişti.


Christian Vieri:

İtalyan futbolunun en golcü oyuncularından biri olan dev adam Vieri, sadece '97 yılında bir kez Juventus ile Serie A şampiyonluğu yaşadı. Bunun dışında bir kez de Lazio ile Kupa Galipleri Kupası'nı (şimdiki UEFA Avrupa Ligi) kaldıran Vieri'nin ismine ve attığı gollere yaraşır kayda değer bir başarısı bulunmuyor. Ne üstüste gelen şampiyonluklar, ne Avrupa şampiyonlukları, ne de İtalya milli takımı ile herhangi bir başarı... Ancak yine de 330 maçta attığı 185 golü ve gol krallığı yabana atılamaz.




Juan Roman Riquelme:

Boca Juniors taraftarının sevgilisi olan, takımın kendi resmi sitesindeki efsane oyuncu anketinde Maradona'yı da geçerek birinci seçilen ve Maradona'nın veliahtı olarak gösterilen Riquelme'nin, Barcelona'ya transferinden sonra bir türlü şansı yaver gitmedi. Barça'da yalnızca bir sezon oynayan ve sadece 3 gol atan Roman, daha sonra Villareal'e transfer oldu ve burada da 4 sezon futbol oynayıp eski takımı Boca'ya geri döndü. Ancak bir türlü beklenen patlamayı yapamadı. Boca Juniors'ta oynadığı iki dönem ve toplam 10 sezon boyunca 4 lig şampiyonluğu yaşayan Riquelme, Avrupa'da oynadığı dönemde herhangi bir lig şampiyonluğu, turnuva başarısı (Villareal'de kazandığı İntertoto Kupası'nı saymazsak) ve milli takım bazında hiçbir kupa sevinci yaşayamadı. Hala Boca Juniors'ta forma giyen Riquelme artık kadroya da pek fazla giremiyor.

Javier Saviola:

Kendisini bu listeye ekleyip eklememekte oldukça güçlük çektiğim isimlerden biri Saviola. Kariyeri boyunca River Plate, Barcelona, Monaco, Sevilla, R. Madrid ve Benfica formalarını giyen Saviola, toplam 287 maçta 116 gol attı. Ancak River Plate'te iki kez, R. Madrid'de bir kez yaşadığı lig şampiyonluklarının haricinde sadece bir kez Sevilla ile UEFA Kupası'nı kazandı. Belki bu başarılar onun bu listeye girmesini engelleyebilirdi, ancak Barcelona ve R. Madrid gibi takımların formalarını giymiş olan böylesine büyük bir golcünün en azından Şampiyonlar Ligi'ni kazanmış olması, hiç olmazsa final oynama başarısı göstermiş olması gerekirdi. Bunların da dışında Arjantin futbolunun en yetenekli golcülerinden biri olan Saviola'nın dünyanın en büyük ulusal takımlarından biri olan Arjantin ile uluslararası bir turnuvada büyük bir başarı yakalamasını beklerdik. Saviola şimdilerde genç yaşına rağmen kariyerinin son demlerini yaşıyor ve futbol arenasında esamesi bile okunmuyor.

Arthur Zico:


Listemin sonuna Türk futbol seyircisinin de çok yakından tanıdığı bir efsaneyi koydum. Yazıyı yazarken listede hep bir Brezilyalı istemiştim ancak araştırmalarım sonunda gördüm ki dünyaca ünlü tüm Brezilyalıların en azından bir Dünya Kupası mutlaka var. Bu yazıda da Dünya Kupası'nı kariyer derecesi belirlerken çok önemli bir argüman olarak kabul ettiğim için, tüm Brezilyalıları liste dışı bırakmak zorunda kaldım. Ancak efsanevi bir sambacı var ki, Avrupa'da yalnızca Udinese'de futbol oynamış ve herhangi bir uluslararası başarı kazanamamış; Dünya Kupası deyince akla Brezilya gelmesine rağmen, hatta Brezilya denince akla ilk gelen isimlerden biri olmasına rağmen ve kendi oynadığı dönemler Brezilya'nın en efsane dönemleri olmasına rağmen hiç Dünya Kupası kaldıramamış ve hatta finalde bile oynayamamış bir isim: Beyaz Pele olarak tanınan Arthur Zico. Zico'nun tıpkı Roberto Baggio benzeri bir şanssızlığı da var. '86 Dünya Kupası'nda Fransa ile oynanan çeyrek final maçında oyuna sonradan giren Zico bir penaltı kaçırır ve o maçta takımı Fransa'ya elenir. Bundan sonra futbol hayatı düşüşe geçen Zico kariyerinde Brezilya'da yaşadığı lig şampiyonlukları haricinde hiç kupa kaldıramaz. Ancak bu başarısızlıklar Zico'nun Brezilya'nın ve hatta dünyanın gelmiş geçmiş en iyi futbolcuları arasına girmesini engelleyemez.

Yazıyı yazarken aklımdan başka başka isimler geçti, yazıyı fazla uzun tutmamak için onları es geçtiğim oldu ve biliyorum ki bu yazıyı yayınladıktan sonra yine aklıma başka isimler gelecek ve onları da yazmak isteyeceğim. Kimbilir bu yazı burda sonlanmaz, isimler dolup taşmaya başlayınca yine aynı başlıkla ve farklı bir yazıyla karşınızda oluruz.

 

3 yorum:

  1. roulette said,

    çok faydalı bir yazı olmuş. emeğinize sağlık. okurken büyük keyif aldım. +rep

    on 7 Kasım 2009 09:32  


  2. Cemil Günel said,

    Bravo çok güzel bir yazı olmuş.
    Dünya kupası kazanma ve kariyeri doğru söylemişsin katılıyorum. fakat linkteki gibi bir durumda var.
    http://kornerolmasilazim.blogspot.com/2009/09/yldzsz-kupalar.html

    Saygılar.

    on 7 Kasım 2009 18:42  


  3. Hakan Kara said,

    teşekkürler.
    trakedi, demek ki benzer konular başkalarının da aklına geliyor :) bize de ilham oluyor böyle şeyler.
    tekrar teşekkürler.

    on 8 Kasım 2009 22:48