Herkes Eşittir Ama Bazıları Daha Eşittir

Başlıktaki cümle George Orwell'in Hayvan Çiftliği kitabından alıntı. Aslında komünizmi tanımlamak için söylenmiş. Ancak şöyle bir bakıldığında bu güzel sözün dünya üzerindeki adalet sistemlerinin eşitlik anlayışını özetlediğini anlamak zor değil.

Evet, dün akşamki Fransa-İrlanda Dünya Kupası Avrupa Play-Off Elemesi rövanş maçından bahsediyorum. İrlanda aslanlar gibi mücadele ederken ve maçı Robbie Keane'in 33. dakikada attığı golle 1-0 önde götürürken herkes hakemin Platini'den hiç etkilenmediğini ve maçı aslanlar gibi yönettiğini düşünüyordu. Zira Fransızlar her zamanki gibi kendilerinden beklenen tüm çirkeflikleri sergiliyordu. Bundan önce kendisine sempati duyduğum Anelka ve çirkefliklerine daha önce de şahit olduğumuz Henry her pozisyonda kendilerini yere atmaya başladı, Anelka özellikle ceza sahasında yere bırakıyordu kendisini ancak 'Platini'den etkilenmemiş hakem' yememişti bu numaraları, 'Bravo!' dedik.

Ne olduysa 103. dakikada oldu. Öncesinde ofsayt olan bir pozisyonun devamında Thierry Henry topu eliyle güzelce önüne aldı ve yine eliyle William Gallas'a asist yaptı, Gallas'ın attığı golle durum 1-1 oldu, maç bu skorla bitti ve Fransa 2010 Güney Afrika Dünya Kupası'na katılmaya hak kazandı.

Hak kazandı derken içim hiç rahat değil ancak maçın hakemi, sevgili Michel Platini ve dünya yıldızı Thierry Henry'nin içi ne kadar rahat, bunu merak ediyorum.. Umurlarında bile olmadığını biliyorum aslında ama benimki de merak işte.

Thierry Henry maçı kazanmak için her türlü yola başvurabilecek karakterde bir oyuncu. İnsanların kendisine karşı olan antipatileri umrunda bile olmuyor. "Kariyerli bir yıldızım, bu kadar başarım var, böyle pislikler yaparak insanları kendimden nefret ettirmeyeyim" diye düşünmüyor. 2003 yılında oynanan Fransa-Türkiye Konfederasyon Kupası maçında son dakikalarda topu korner direğinin önünde saklayarak vakit geçirmesini hatırlarsınız. İşte o zamandan beridir saklarım içimde kendisine olan antipatimi. Büyük takımlar, özellikle de Fransa, kazanabilmek, turnuvalara katılabilmek için futbolun içinde olmayan tüm çirkinliklere başvururlar ve bu artık normal kabul edilmiştir. Hatta UEFA'nın başında bir Fransızın, Platini'nin olması ve bunun üzerine bu çirkefliklerin dönmesi bile şu durumda sorgulanmaz, gayet olağandır.

Maç sonunda Henry'nin yaptığı, "Dürüst olmam gerekirse topu elle aldım, ancak ben hakem değilim, yapacak bir şeyim yoktu" açıklaması ise kendisini futbolseverlerin gözünde aklamayacaktır. Bu dürüstlüğünü pozisyonun hemen sonrasında göstermesini ve bir efsane olmasını beklerdik. Gerçi dürüstlük kavramının da içi o kadar boşaltıldı ki, sanırım Henry pozisyonun hemen ardından hakeme gidip, "Topu elle aldım, golü saymayın" itirafında bulunsaydı, tüm insanlar tarafından "keriz" ilan edilirken, Fransa halkı tarafından "hain" ilan edilirdi.

Sonuç olarak Domenech ve şürekasını böylesine bir haksızlığın ardından 2010 Güney Afrika Dünya Kupası'nda görmek hiç hoşuma gitmeyecek. Zevksiz bir Dünya Kupası izleyeceğiz galiba.

 

0 yorum: