El Clasico Beyazperdede!


Öncelikle verdiğim birkaç günlük aradan dolayı başta dostum Parahuman olmak üzere hepinizin affına sığınırım. Hayat meşgalesi en büyük keyfim olan futbola vakit ayırmama bile izin vermiyor artık.

Neyse, bir dokun bin ah işit modundan çıkıp default modumuza dönelim ve burada sadece futboldan, futbolun güzelliklerinden bahsedelim.

Bahsetmek istediğim olayın üzerinden bir haftadan fazla zaman geçti ama bu olay bence yıllarca hatırlanabilecek, futbolun güzellikleri arasında anılabilecek bir olay. (Bu süslü cümlelerle aslında bu yazıyı yazmakta geç kaldığımı örtmeye çalışıyorum ama sanırım başaramıyorum.)

Bildiğiniz gibi El Clasico, yani Barcelona-Real Madrid maçı dünyanın en iyi birkaç derbisi arasında gösteriliyor. (Aslında bu bir derbi değil, rivalry. Ancak derbi kavramı çok farklılaştı ve artık biz de bu şekilde kullanmaya mecburen alıştık.) Öyle ki neredeyse bir Şampiyonlar Ligi finali kadar ilgi görüyor. Tabii yetkili isimler de bu ilgiye karşı ilgisiz değiller ve bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyorlar. Uyanıkların aklına müthiş bir fikir geliyor: El Clasico'yu sinemalarda yayınlamak!

Bu sadece bir fikir olarak kalmıyor ve gerçekleşiyor. Sonuç: Toplam 51 salonda 16 bin kişi, 8 euro karşılığında bu muhteşem şöleni kocaman perdede ve en iyi ses kalitesiyle izliyor. Bu da futbolun bir güzelliği olarak, en güzel futbol ülkesi İspanya'ya yakışır şekilde tarihe geçiyor.

Bir düşünün. Taksim'de AFM Fitaş Sineması'nda Galatasaray-Fenerbahçe derbisi dev ekranda veriliyor ve herkes bir arada, sinema koltuklarında bu muhteşem maçı izliyor. O günleri de görecek miyiz acaba?

Tabi bizim milletimizin sinema algısı biraz farklı olduğu için, sinema salonunda yaşanabilecek olayları da az çok hayal edebiliyorum. Ya da sinemaya farklı beklentilerle gelmiş bazı izleyiciler bekledikleri ortamı bulamayabilirler. Birileri çok fazla bağırdığı için başka birileri "Lütfen sessiz olur musun?" ya da birileri sürekli oturup kalktığı için "Oturur musun arkadaşım göremiyorum!" tarzında uyarılarla saçma sapan mevzular ortaya çıkabilir.

Eğer maç canlı yayınlandıysa, kimsenin gidip 4-5 euro'ya (veya TL hesabıyla 8-10 TL'ye) maçı barda veya cafede izleyeceğini sanmıyorum, gidip sinemada izler herkes -ki canlı yayınlanmadıysa da bir anlamı kalmıyor olayın. Bu şekilde bu sistemin -her şeye rağmen- ülkemize de gelmesini çok isterdim. Dediğim gibi, saçma sapan tartışmalar yüzünden tatsız bir ortam oluşabilir belki, ancak yine de bir denemekte fayda var derim...

 

1 yorum:

  1. roulette said,

    bikaç arkadaş yorumları toptan yazmamı istedi. aşağıda
    la gazette della sport: Çok faydalı bir çalışma.
    tutto sport: 10 puanı hakediyor
    Hıncal uluç: Hakan Kara isimli yazarı takip ediyorum. Ondan öğreneceğim çok şey var
    İnak Şaban Hakan Şükür: MÖÖÖ

    on 14 Ocak 2010 18:11